22 Haziran 2010 Salı

olağanüstülükler her yerde

Hanımböceği'yle sıklıkla görüşmeye başlamadan önce Bella, dolaba kaldırdığı Hokkaburun için örmüş olduğu çorapları merasimle alır,bir süre kucağında sever,gözlerinin yağmuruyla ıslanmaya başladıklarında yine merasimle dolaba kaldırırdı.Kimseye bu ritüelinden bahsetmiş değildi,böyle bir isteği de yoktu.Canlıların duygularını anlayamayacağından korkuyordu;çünkü o zaman kendi de aslında varolmayan bir şeye inanıyor olduğunu düşünmeye başlayabilirdi.Ya da en azından sevgisinin olumsuz enerjiyle kirletilme tehlikesi vardı.Veya canlılar onu güçsüz ve aptalcasına aşık sanabilirler ve acımasız şakalarına hedef yapabilirlerdi."Kısa zaman öncesine kadar duygusuzluğunu baş tacı etmiş Bella'nın şu acınası durumuna bakın hele! "..

Bella sevgisini açığa çıkaramadıkça daha da saydamlaşıyordu.Yapması gerekenin Hokkaburun'un benliğinin merkezine ulaşmak,oraya bir boru yerleştirerek sevgisini kendi öz odacığından doğrudan oraya aktarmak olduğunu düşünüyordu.Madem Hokkaburun kendisini ona tamamen kapatmıştı öyleyse yapabileceği hiçbirşey yoktu.Aslında isyan etmek Bella'nın çok nadir başvurduğu bir rahatlama yöntemiydi.Çoğunlukla kabullenmeye yönelik çabalarını yoğunlaştırır,ancak başedemeyeceği kadar olumsuzluk yüklendiğinde (ki oldukça seyrek olurdu)kendini kurban gibi hissederdi.Gerçi yine de bu durumdan kurtulması fazla zaman almaz,kendiyle hafif utanç dalgası eşliğinde alay ederdi.

Bella'nın en büyük güçlerinden biri hüznün umutsuzluğun yakın arkadaşı olduğunu düşünmesiydi.Dolayısıyla Hokkaburun'a ulaşamamasının yarattığı üzüntüde bile güzelikler görme eğilimine sahipti.Eh,bu güzelliği daha ne kadar takdir edebilirdi,işte bunu yanıtlayabileceğimi pek sanmıyorum.

Belda Öztürk [ayakları sıcak tutalım]